Biraz da Rutinlerden Bahsedelim…

“Hayatım koca bir rutinden ibaret gibi hissediyorum.” Bu cümleyi muhtemelen daha önce duymuşsundur. Peki, sen hiç böyle hissettin mi ya da şu anda böyle hissediyor musun? Bu makalede rutinlerini daha yakından incelemeye ne dersin?
saat

“Hayatım koca bir rutinden ibaret gibi hissediyorum.” Bu cümleyi veya benzerlerini muhtemelen daha önce defalarca duymuşsundur. Peki, sen hiç böyle hissettin mi ya da şu anda böyle hissediyor musun? Ben kesinlikle hissettim… Bu tür duygular ne kadar zorlayıcı olsa da aslında olumlu katkılar da sunabiliyor insana. Evet, rutinler bize iyi gelebilir, hayatımızda dengeyi bulmamıza yardımcı olabilir. Nasıl mı? Rutinler, günlerimiz son sürat geçip giderken bize rehberlik eden bir güvenlik mekanizması işlevi görebilir. “Rutinlerin içinde sıkışıp kalma hissi”nin asıl nedeninin rutin kavramının kendisi değil, onu anbean tasarlama ve uygulama şeklimiz olabileceğini düşünüyorum.

Derin düşünme ve değişiklik

Rutinlerden söz ederken genelde, en başta konunun farklı yönlerini tartışır, ardından bazı öneriler veririm. Ancak derin düşünme ve değişiklik, konunun ayrıntılarına girmeden önce bahsetmemizi gerektirecek öneme sahip iki kavram.

İlerlemek isteyip de sıkışıp kaldığımızı hissettiğimiz herhangi bir durumda, dikkatimizi her zaman bu iki kelimeye yöneltebiliriz. Peki, derin düşünme ve değişiklik derken tam olarak neyi kastediyoruz?

Derin düşünme

Herhangi bir durumun bizdeki etkisini düşünmek için biraz zaman ayırmak, günlük hayatımızın yoğunluğundan birkaç dakikalığına sıyrılıp derin bir nefes almamızı sağlar. Bir konu hakkında derinlemesine düşünebilmek için bazı soruları göz önünde bulundurmanda fayda var: Rutininin hangi yönleri seni sıkışmış hissettiriyor? Seni tatmin etmeyen şey tam olarak ne? Bunları tanımlayabilmen çok önemli. Bu sorulardan sonra sıra çok önemli bir başka konuya geliyor: Bu konuda ne yapabilirsin? 

Cevap belki biraz daha yavaş hareket etmek ya da sadece birkaç saniye varlığının tüm yönlerini hissetmek için kendine zaman ayırmak, belki de kendinle dürüst bir şekilde tanışmaktır. Bazen kendimize zaman ayırmak için çok uzun saatlere ihtiyacımız olduğunu düşünerek daha başlamadan boşveririz. Oysa kısa bir zaman aralığı tahmininden çok daha güçlü bir etkiye sahip olabilir. Belki en sevdiğin içecekten bir yudum almak için ara verir veya kısa bir yürüyüşe çıkarsın. Düşünmek üzere ayırdığın bu zaman dilimi sırasında, günlük rutinini gözden geçirebilir ve kendinle dürüst bir iletişim kurarak bu durumda neyi sevip neyi sevmediğini bulmayı deneyebilirsin.

Değişiklik

Rutinini değiştirmeye istekli misin? Daha da önemlisi, yeni şeyler denemek için konfor alanından çıkmayı kabul etmeye hazır mısın? Rutinini değiştirebilmek için öncelikle kendi konfor alanının sınırlarının ve bu sınırların içinde ne kadar kalıp kalamayacağının farkında olman gerekir. Derin düşünme sürecinde belirlediğin değişiklikleri yapmaya istekli olup olmadığını kendine sor. Lütfen dürüst bir sohbet olsun bu… Eğer değişime istekli olduğundan eminsen, yeni bir rutin oluşturmak için işe koyulabilirsin…

Rutinlerini kim belirliyor?

çalışma

Rutinler, içinde bulunduğumuz çevre veya durum tarafından belirlenmişlerse ve onları değiştirme konusunda çok söz sahibi değilsek, özellikle zor olabilirler. Örneğin, işverenin tarafından belirlenmiş çok katı çalışma saatlerin veya iş teslim tarihlerin olabilir. Ya da herkesin birbirine bağlı olduğu ilişki ağlarını ele alalım… Rutinini birlikte oluşturduğun çocukların, aile üyelerin veya bir partnerin varsa gününü kişisel tercihlerine göre değiştirmek imkânsız görünebilir.

Böyle durumlarda unutma ki her şeyi değiştirmek zorunda değilsin. Kendine şunları hatırlat:

Günlerini, spontane bir şeyler yapabilmene olanak tanıyacak şekilde planla. Kısa da olsa gün içinde yaratıcılık için biraz esneklik yarat ve alan aç. On beş dakika veya yarım saat bile yeterli olabilir.

Her şeyi değiştirmeye kalkışmak gözünü korkutabilir veya imkânsız görünebilir. Bunun yerine rutinine tatlı bir değişim gibi hissettirecek bir şey eklemek ister misin? Mesela sakin bir sabah yürüyüşü yapabilir ya da yeni bir aktivite (örneğin bir kulübe, spor salonuna, dans dersine, çevrimiçi kursa katılmak) deneyebilirsin… İşe gitmeden önce veya eve dönerken güzel bir pastanede ya da kafede kahve içebilirsin… Sosyal sorumluluk çalışmalarına daha fazla dâhil olmayı deneyebilirsin. Bunlar ilk anda aklıma gelenler… Senin aklına neler geliyor?

Şimdi tam tersi bir durumda olduğunu düşünelim. Diyelim ki kararlarınla aranda kimse yok, rutinini nasıl oluşturacağın tamamen sana bağlı. Kendine şunu sor: Acaba günlerini, yapman gerektiğini düşündüğün ama aslında yapmak istemediğin şeylerle doldurmayı seçtiğin için bir rutinin içinde sıkışıp kalıyor olabilir misin? Eğer öyleyse birkaç basit soru sana yol gösterebilir:

Kendine dürüstçe sor: Sen kimsin? Kime dönüşmek istiyorsun? Gerçekten yapmak istediğin şey ne? Sana neşe getiren ne? Ona nasıl ulaşabilirsin?

Hayatının farklı alanlarına bak: Ne tür bir iş yapıyorsun ve neden? Boş zamanlarını nasıl değerlendiriyorsun ve neden? Bu aktiviteleri belirlemeye çalış ve ardından gününü senin için en anlamlı olacak şekilde nasıl yeniden düzenleyebileceğine bak.

Bazen yalnızca kendi yaşamımıza odaklanmak çıkış yolunu görmemizi zorlaştırabilir. İlham almak veya başkalarının günlerini nasıl organize ettiğini görmek istersen arkadaşlarınla, aile üyelerinle veya yanında kendini rahat hissettiğin herhangi biriyle bu konu hakkında konuşabilirsin. Başkalarının yaşam hikâyesini okumak da seni motive edebilir. İş dünyası liderleri, sporcular, sanatçılar, politikacılar veya tarihi figürlerin günlük yaşamlarını okumayı deneyebilirsin. İlham almaya ihtiyacın varsa sana ilham verecek şeylerin peşine düş ve ardından mevcut yaşam koşulların için neyin en iyisi olduğuna karar ver…

Alışkanlık, rutin ve ritüel: Aralarındaki fark nedir?

Bu makaleyi hazırlarken kendimi alışkanlıklar, ritüeller ve rutinler arasındaki farkı düşünürken buldum. Herhangi bir fark var mı? Varsa nedir?

Le Cunff‘a göre aralarındaki fark bunlar için harcadığımız enerji ve bilinç düzeyimiz. Biraz daha açalım… Alışkanlıklar, arkasında büyük bir niyet veya çaba olmadan otomatik olarak yaptığımız şeylerdir. Senin ne tarz alışkanlıkların var? İşine yarıyorlar mı? Bunları gerçekleştirirken ne kadar farkındasın? Örneğin, sabahları içtiğin ilk kahveyi, işe veya okula gitmeyi, dişlerini fırçalamayı veya yemek yemeyi düşünüyor musun? 

Oysa bir rutini düzenli olarak gerçekleştirmek için daha yüksek bir bilinç ve enerji seviyesi gerekir. Mesela her hafta spora gitmek, çamaşır yıkamak veya market alışverişi yapmak için bilinçli bir şekilde karar vermen ve buna enerji harcaman gerekir. 

Ritüellere gelirsek… Mesela haftada sadece bir kez arkadaşlarımız veya aile üyelerimiz için harika bir yemek hazırlamak, bir doğum günü ziyafeti veya baharın ilk gününü büyük bir partiyle kutlamak ritüele örnek olarak gösterilebilir. Bu örneklerde de görüldüğü gibi ritüellerde net bir amaç vardır, bunun yanı sıra ritüeller büyük bir çaba gerektirir ve bilinçli bir şekilde seçilir. 

Peki, alışkanlık, rutin ve ritüel birbiriyle yakından bağlantılı mı? Alışkanlıklar ve ritüeller bir rutinin parçası değil mi? Birbirlerine ilham veremezler mi? Senin alışkanlıkların ve ritüellerin neler? Rutinini nasıl etkiliyorlar?

Bir rutine sahip olmanın avantajları

Aşağı yukarı aynı rutinle yıllarını geçirmiş pek çok insanla tanıştım. Sabahtan öğlene kadar sabit çalışma saatleri, önceden planlanmış spor dersleri, akşamları yoga, Pilates veya Zumba dersleri, hafta sonlarına mahsus bir kadeh şarap, arkadaşlarla biraz dans, romantik bir akşam yemeği veya akrabalarla öğleden sonra fincan kahve… Her hafta aynı miktarda çalışan ve boş zamanlarını aynı şekilde değerlendiren insanların sayısı hiç de az değil.

Peki, bu durum bize ne anlatıyor? Asıl meselenin bireyin hayata yaklaşımında yattığını gösteriyor aslında… Bu insanların çoğu bazen sabah saat altıda uyanmaktan şikâyet etse de tatsız olabilecek bu deneyimi, hayatın sürprizlerine açık olarak tatlandırıyorlar. Başka bir deyişle bu insanlar zihnini sabit tutmak yerine açık tutmayı tercih ediyor… En basit şeylerde bile geçerli bu. Akşam yemeğini evde mi, dışarıda mı yiyeceğine karar vermeye çalıştığın o ufacık anlarda bile zihnini açık tutmayı deneyebilirsin. Biraz spontane ve esnek ol; öngörülemeyenlerin rutinin öngörülebilirliğine sızmasına izin ver. Kim bilir, belki yeni bir düşünceye denk gelirsin veya ileride yakın arkadaş olacağın bir yabancıyla tanışırsın… Hayat tam olarak böyle bir şey.

Sana neşe veren şeyleri bul. Bu sayede, rutinlerini esnetme konusunda daha fazla motive olurken potansiyelini geliştirmek için de kendine çok daha fazla alan açmış olursun.

Leave a Reply