Yeni Bir Başlangıç: Mezuniyet

pang-yuhao-1133167-unsplash

Üniversitenin son senesi, heyecan verici bir sene olduğu gibi bir o kadar da gerilimli bir yıl. Bu, seçtiğimiz üniversitede geçireceğimiz son senedir ve dört yılımızı birlikte geçirdiğimiz insanların pek çoğunu son görüşümüz olur. Bu büyük değişimlerin ve dönüşümlerin, bir açıdan çocukluğumuzun son demlerini geride bırakıp seçtiğimiz kariyerlerde ilerlemeye başlayacağımız bir sene. Bu sebeple mezun olduğumuzda ne yapmak istediğimizi biliyor olmalıyız. En azından, bize biliyor olmamız gerektiği söylenip duruyor. 

Ama gerçek şu ki çoğumuz mezun olduktan sonra ne yapacağımızı bilmiyoruz. Şanslıysak hangi alanda devam etmek isteyeceğimizi aşağı yukarı biliyoruzdur. Özellikle de belli alanlara yönelip mimarlık, edebiyat ya da felsefe gibi ana dallardan mezun olmayanlarımız… Ama onların bile mezuniyet günü geldiğinde cevaplamaları gereken bir soru olacak: Bundan sonraki hayatımda neler yapacağım? Bu soruyu sordukça panikleriz çünkü cevabını detayı detayına bilmemiz gerektiğini sanırız. Oysa bunu ille de bilmemiz gerekmiyor. Kulağa korkutucu gelse de henüz ne yapmak istediğimizi çözmemiş olmamız kötü bir şey değil. Kötü olan kendimize ihtiyacımız olan vakti tanımayıp içimizden akan düşünceler ve duyguları etüt etmeyip sorumuzu cevaplamaya çalışırken özümüzle bağlantıya geçmemek. 

Mezuniyet sonrasında enerji toplamak

Bundan üç, beş hatta on yıl sonra üniversitede geçirdiğimiz günleri anımsayıp o yıllara geri dönebilmeyi dileyeceğiz. Ama şunu kabul edelim: Üniversite çocuk oyuncağı değildi. Finaller, tezler, ödevler, yarı zamanlı işler, stajlar, sunumlar ve iş aramalar derken hayatta kalmayı başarabilmemize şaşmak gerek. Hele bir de işin içine sosyal hayatımızın da karıştığını düşünürsek! Üniversitede yapacak o kadar çok şeyimiz vardı ki mental olarak ne kadar yorulduğumuzu ancak mezuniyetten sonra, işler biraz durgunlaştığında fark ederiz. Mezuniyet gününe kadar tam gaz koşturduğumuzdan mezuniyetten sonra kafamız karışabilir ve bir tükenmişlik sendromu yaşayabiliriz. 

Mezuniyetimizden sonra üstümüze hem mental hem de fiziksel bir yorgunluk çökebilir. Neticede bizler birer makine değiliz, sonsuza dek, dinlenmeden çalışamayız. Hatta bunu makine olsaydık bile yapamazdık: Zihninin bir bilgisayar olduğunu hayal et. Bilgisayarın aşırı ısındığında onun çalışmasına bir süre mola vermesini sağlamaz mıydın? Hiç değilse altına bir fan koymaz mıydın? O halde aynı şeyi mezuniyetten sonra, iş aramaya başlamadan önceki o zaman diliminde kendin için niye yapmayasın? Bu zamanı “Ben kimim?” ve “Nasıl bir işe girmek istiyorum?” sorularının yanıtlarını bulmaya çalışarak geçiremez misin?

Ben kimim?

Biz insanlar devamlı çalışamıyor olsak da devamlı değişiyoruz. Geçen günler, aylar ve yıllar boyunca biriken deneyimlerimiz bizi değiştirip dönüştürürler. Bu sebeple üniversiteye başlayan “sen” ve mezun olan “sen” aynı kişi değil. Geçen yıllar boyunca büyüyüp şu anda belki de göremediğin şekillerde değiştin. Bu yüzden isteklerin, beklentilerin ve arzuların da değişti. 

Üniversiteler en dingin günlerde bile olaylı, gürültülü ortamlardır. Bu yüzden değişim ve gelişim için birebir olsalar da bu değişimleri gözlemleyip yorumlamak için pek uygun yerler değiller. Sınıflar, okul gezileri, partiler, stajlar ve karşımıza çıkan türlü türlü fırsatlar bizi derinden etkiler ama bize nasıl bir insana dönüştüğümüzü anlamak için alan tanımazlar. O halde nasıl bir insan olduğumuza, hangi değerlerin bize yön verdiğine, hangi proje ve aktivitelerin bizi heyecanlandırdığına dair bir farkındalık kazanmadan rotamızı çizmeye nasıl başlayabiliriz ki?

Eğer mezuniyetten sonra kendine ayıracak kısacık bir vakit yakalayabilirsen kendine kim olduğunu çözecek zaman ve alanı tanımaya çalış, aklını dinlendirip kendini sorgulayacak zamanı tanı. 

Ben kimim? Nelerden hoşlanıyorum? Beni neler mutlu ediyor? Nelerde iyiyim? Yapmak istediklerime ve kendime dair neler öğrendim? Meditasyon bu tarz soruların yanıtlarını kendini baskı altında tutmadan bulmaya çalışmanın mükemmel bir yolu. Günlük tutmak ya da keşfettiklerin üstüne notlar almak düşüncelerini ve eğilimlerini derinleştirmen için bir fırsat. Bu şekilde hem kendine ve yeteneklerine dair hiç bilmediğin şeyler keşfedebilirsin hem de hayatta ne yapmak istediğini bulmanı sağlayacak deneylere başlayabilirsin. 

Mezuniyet sonrası deneyler ve keşifler

Mezuniyetten sonra kendine birkaç gün, hatta daha da iyisi birkaç ay ayırabilirsen kendin için, kendini tanımak için çok iyi bir şey yapmış olacaksın. Lakin bu sürecin fazla uzatırsan seni geride tutmasına da müsaade etmiş olursun. Kendine zaman tanıman dinlenmen ve kendini keşfetmen için çok önemli olsa da, hazır olduğunda yoluna devam etmek de bir o kadar önemli. Bu, geçen süre içinde yapmak istediklerini çözmüş olman gerektiği anlamına gelmiyor. Bunu çözmek için bir sonraki aşama farklı farklı projeler, aktiviteler ve işler deneyerek senin için en uygun olanın hangileri olduğuna bakmak olabilir. Bilgi ve öz farkındalık yalnızca deneyimle kazanabileceğin şeylerdir ve deneyim kazanmanın en iyi yolu yeni projelere, durumlara ve rollere dalmaktır.

Deney yapman bu yüzden çok önemli. Stajlara başvur, çeşitli organizasyonlarda gönüllü ol, üniversitede okuduğun alan, yeteneklerin ve ilgi alanlarınla ilgili farklı işler için mülakatlara git. Unutma ki, girdiğin ilk işte kalmak zorunda değilsin, özellikle de o iş sana bir şeyler öğretip büyümene ve gelişmene aracı olmak yerine yöneticine kahve getirip götürmenden ibaretse. 

İlk adımlar stresli olabilir. Önümüzde bunca yol ve seçenek varken hangisini seçeceğini düşünmek korkudan donup kalmana yol açabilir. Yanlış seçimi yapma korkusu ağır bir yük, zira bu seçimle birlikte hayatının kalanının rotasını çizeceğin hissiyle mücadele etmen gerekiyor. Ama bu korkunun sana yön vermesine izin vermek zorunda değilsin. 

Bu yollardan geçtim.

Geçmişi düşünüp çok büyük stres altında olduğun, çok endişeli olduğun bir zamanı hatırla. Bu önemli bir karar vermen gerektiği ya da çok büyük bir engelle karşı karşıya kaldığın bir zaman olabilir. Böyle stresli hissetmene yol açan neydi, neler hissediyordun? Bunları bir düşün.

Şimdi bir adım geri çekil. Olaya uzaktan, şu anda durduğun noktadan bak. Aynı olay şu an da eskisi gibi strese girmene yol açan, gözünde büyüyen bir şey mi? Acaba başını iki yana sallayıp gülüyor, bu kadar streslenmiş olmana hayret ediyor olabilir misin? Her ne karar vermiş olursa ol, işte buradasın: Kendi kişisel gelişimin, motivasyonun ve keyfin için bu yazıyı okuyorsun. 

Bu, verdiğin kararların bir önemi olmadığı anlamına gelmiyor; ama önündeki opsiyonların hayatını mahvetme gücüne sahip olmadığını gösterebilir. Hayat daima değişmekte olan akışkan bir şey. Hayatın boyunca çeşitli işlerde çalışacak, yeni tutkular keşfedecek, hiç bilmediğin yeteneklerin olduğunu görecek, farklı fırsatlarla karşılaşacaksın. Dolayısıyla mutluluk hayatta hangi adımları attığından ziyade bu adımları nasıl bir tavır ve farkındalıkla attığın ile alakalı. 

Hız ve başarı aynı şey değil.

Mezuniyetle beraber iş bulma baskısını yoğun olarak hissetmen oldukça mümkün. Panikleyebilir, vaktini boşa harcadığını ya da çok az zamanın olduğunu hissedebilirsin. Böyle hissetmeye başladığın an derin bir nefes al. Bulunduğun ana geri dön. Bunların yalnızca bir düşünce olduğunu anımsa. Elinde zamandan bol bir şey yok. Bir an önce bir iş bulmak için acele etmek zorunda değilsin. Senin için en iyisi olduğunu düşündüğün, öğrenmeni, büyümeni ve başarılara imza atmanı sağlayacak olan bir iş sahibi olabilirsin. 

Kariyerinin ilk adımlarını atmak istediğin, beraber büyüyüp gelişebileceğin ve sen değer kattıkça sana bu değeri geri veren bir iş ortamında kendini hayal ettiğinde, bu sana nasıl hissettiriyor? Karar aşamasında başkalarının etkisi altında kalman gayet doğal. Arkadaşlarının başarıları veya ailenin beklentileriyle senin isteklerinin ve arzularının arasında bir alan yaratmayı araştırabilirsin. Bu bir yarış değil, tek kişilik bir maraton. Herkes kendi hızında ilerliyor ve dolayısıyla rakip yok. Başkalarının arzu ve beklentileri, senin kararlarından daha önemli ve öncelikli değil. Hayatın sana yeni fırsatlar sunacağına güven çünkü seni motive eden şeylerin farkına vardıkça onlarla örtüşen daha çok fırsat karşına çıkacaktır.

Yolunda ilerlerken şu ana şükretmek

Demesi kolay ama yapması zor, diye düşünebilirsin. Tüm bu konuştuklarımızı hatırlamak zor olabilir, özellikle de doğru fırsat henüz karşına çıkmamışsa. Böyle anlarda kendine şükrettiğin deneyimleri, fırsatları, insanları ve projeleri hatırlatmak sana çok yardımcı olacaktır. Öncelikle dünyada üniversite eğitimi alabilen çok az insandan birisin: dünya nüfusunun yalnızca %6.7’si üniversite mezunu. İyi ya da kötü seni seven ve destekleyen ve belki de aynı evi paylaştığın bir ailen ve arkadaşların var. 

Bunlar şükran duyabileceğimiz çok basit, temel şeyler. Bunu şükran duyduğun şeylerin yazılı bir listesini çıkararak bir adım öteye taşıyabilirsin. Aynı şekilde şükran meditasyonlarıyla bu yolculuğun ilk adımı olan anda kalmayı araştırarak arayışına başlayabilirsin.

Leave a Reply