Bugünlerde farkındalık kavramını sıkça duyuyoruz. Farkındalıkla yemek, farkındalıkla spor yapmak, farkındalıkla okumak… Sanki hepimizin çok geçmeden unutacağı, gelip geçiçi bir akımmış gibi…
Ancak farkındalık, yeni bir akımdan çok daha fazlası. Farkındalıkla yaşamak artık bir ihtiyaç hâline geldi çünkü farkındalığı günlük hayatımızın bir parçası hâline getirmek dengeli yaşama açılan bir kapı görevi görüyor.
Her daim hızlı olmamız gereken bir dünyada yaşıyoruz; zorunluluklarımız günbegün artıyor ve hiçbir zaman yeteri kadar vaktimiz olmuyor. İşin ilginç kısmı ise bu hayat tarzı şu an bize normal geliyor. Zaman içinde stresin doğal olduğuna inandık; hatta proje ve günlük işlerimizde bize ilerleme sağladığına bile ikna olduk.
En son ne zaman bir şeyler yaparken tamamen huzurlu hissettin, hatırlıyor musun? Geçenlerde ettiğin sohbeti düşünmeden, sonrasında neler yapman gerektiğini planlamadan ya da zihninde, akşam yemeği için bir malzeme listesini çıkarmakla uğraşmadan… Eğer cevabın hayır ise merak etme, yalnız değilsin. Sanki şimdide yaşamayı unutmuşuz gibi, değil mi? Her ne kadar zihnimizin bu hareketliliğine “alıştığımızı” düşünsek de, aslında beyinlerimiz oldukça zorlanıyor.
Her gün, stres uyandıran durumlarla karşılaşıyoruz ve vücudumuzdaki gerginliği atmak gittikçe zor bir hâl almaya başladı. Vücutlarımız gergin, sindirim sistemimiz genellikle düzensiz ve zihinlerimiz fazlasıyla meşgul. Ancak farkındalığı hayatımızın bir parçası hâline getirmek bu sorunlarla başa çıkmamıza yardımcı olabilir.
Tekrar gerçek dünyaya geri dönmenin vakti geldi! Şu an ile tam da olduğun yerde temasta olmanın ve rahatlamanın…
Biriyle sohbet ederken kendini gözlemlemeyi denemeye ne dersin? Aklından neler geçiyor? Bütünüyle o ana odaklanıp karşındakini dinlemeye hazır mı oluyorsun yoksa onlar daha sözlerini bitirmeden vereceğin cevabı mı düşünüyorsun? Onların söylediklerini dikkatle dinliyor musun yoksa duyduklarını kendi yaşamın ve deneyimlerinle ilişkilendirmeye mi çalışıyorsun?
Evet, birinin bizimle paylaştıklarını anlamaya çalışırken kendi deneyimlerimizle benzerlikler kurmamız oldukça doğal; başkalarının hikâyelerini böyle anlamlandırıyoruz. Zaten kendi geçmişimizden tamamen kopuk bir şekilde iletişim kurmaya çalışmak da pek gerçekçi değil. Ancak orta yolu bulmak mümkün: Kendi hikâyelerimize tamamen kapılıp karşımızdakini gerçekten dinleyememekle, onların söylediklerini kendi geçmişimizle ilişkilendirmeden tamamen açık fikirlilikle dinlemek arasında bir nokta. Farkındalık, bu orta yola ulaşmamızı sağlar.
Başkalarıyla iletişim kurarken farkındalığı kullanmak, gerçekten o anda mevcut olmak için alan yaratmak anlamına gelir. Bir sohbet sırasında gerçekten o anda olmak, etkin bir şekilde karşımızdakinin sözlerini dinlemenin yanı sıra onun beden diline dikkat etmek, duygularına açık olmak ve onunla gerçekten anı paylaşmak demektir. Bunu başarabilmek için, kendimizi bir nebze kenara koymayı öğrenmemiz ve etkileşim sırasında diğer kişiye de yer vermemiz gerekir.
Bu farkındalık egzersizi bazılarımız için oldukça zor olabilir ancak güvene dayalı gerçek ilişkiler kurabilmek için, bu uygulamaları hayatına katman oldukça değerli.
Farkındalıkla yaşamayı hayatımızın pek çok alanında benimseyebiliriz. Örneğin farkındalıkla yemek yapmak ve yemek, sandığımızdan hem çok daha basit hem de çok daha zevkli!
Hiç merak etme, bunun için çok fazla zaman ayırmaya ihtiyacın yok. Yemek yapmak ve yemek normalde ne kadar vaktini alıyorsa o kadar sürecek. Yine de, muhtemelen zamanın yavaş aktığını hissedeceksin çünkü tam anlamıyla anda olabildiğinde, her dakikayı gerçekte olduğu gibi yaşayacaksın: dolu dolu 60 saniye.
Neden yaşımız ilerledikçe zamanın daha da hızlandığını düşünürüz? Çünkü hayat devam ettikçe daha çok sorumluluk alırız; zihnimiz başarılması gereken şeylerle, planlarla ve tamamlamamız gereken yapılacaklar listesiyle daha çok oyalanmaya başlar. Ancak kesin olan bir şey var: Kaç yaşında olursak olalım bir dakikada geçen süre her zaman aynı kalır. Öyleyse her lokmanın tadını çıkarmaya, yediğinden keyif almaya ve her dakikayı dolu dolu yaşamaya ne dersin?
Farkındalıkla yemek yapmak ve yemek, yiyeceklerle olan ilişkimizi tamamen dönüştürür. İlk olarak, yemekten gerçekten zevk almaya başlarız. İkincisi, daha yavaş yemek yediğimiz için sindirimimiz kolaylaşır. Son olarak da biraz önce bahsettiğimiz gibi, yavaşlayarak hayatımıza zaman katıyormuşuz gibi hissederiz. Farkındalığı mutfağına davet etmek iyi bir fikir gibi, değil mi? Peki, hazır başlamışken bulaşıkları da farkındalıkla yıkamaya ne dersin? Daha önce sıkıcı görünen bu aktiviteyi çok daha keyifle yapacağına eminim!
İşinde daha hızlı ve daha verimli olmanı sağlayan bir yöntem bulsaydın bunu denemeyi düşünür müydün? O zaman sen daha fazla aramadan işte cevabı: farkındalık! Evet, işlerimizi farkındalıkla yaptığımızda üretkenliğimiz ve performansımız da artar.
Birçok işi aynı anda yapmanın sadece bir efsane olduğunu biliyor muydun? Bize birden fazla işi aynı anda yapabildiğimizi düşündüren, beynimizin farklı işler arasında hızla geçiş yapabilmesidir. Ancak hiçbir zaman aynı anda iki işe tam olarak odaklanamayız.
Birçok işi aynı anda yapabildiğimiz efsanesi, etkili bir yöntem olmaktan ziyade bizi yaptığımız her işte daha az verimli olmaya sürüklüyor çünkü dikkatimizi işler arasında böldüğümüzde, yalnızca odağımızı ve gücümüzü bölmüş oluruz. İşte bu yüzden farkındalık tekniklerini uygulamak harika bir fikir! Her seferinde sadece bir göreve odaklandığımızda ona gerçekten dikkatimizi verebilir ve aynı anda daha hızlı ve daha verimli olabiliriz.
Farkındalığı işinin bir parçası haline getirmek için, çalışmaya başlar başlamaz telefonunu uçak moduna almak işe yarayabilir. Ardından, başarmak istediğin işleri belirleyebilirsin. Bunun için bir ajanda kullanmayı da deneyebilirsin. Böylece neyi hangi sırayla başarman gerektiğini tam olarak görme fırsatın olur. Ayrıca, çalışma günlerinde dinlenebileceğin molalar yaratmak için bir kronometre kullanmak işine yarayabilir. Unutma, molalar da en az işin kendisi kadar önemli. Sonuç olarak, farkındalığı hem işinde hem molalarında kullanarak üretkenliğini artırabilir ve iş dışında başka şeyler yapmak için daha fazla zaman bulabilirsin!
Peki farkındalık senin günlük yaşamının bir parçası mı? Eğer cevabın evet ise hangi teknikleri kullanıyorsun ve bir değişiklik fark ettin mi? Peki, farkındalık günlük hayatının henüz bir parçası değil ise bu makalede bahsedilen tekniklerin günlük yaşamında faydalı olabileceğini düşünüyor musun? Deneyimlerini ve düşüncelerini yorumlar kısmında sabırsızlıkla bekliyorum!
Çeviren: Ebru Peközer