Kahramanmaraş ve çevre illerde yaşanan deprem hepimizi derinden etkiledi. Kimimiz hâlâ deprem bölgesinde kimimiz ise haber kanalları ve sosyal medya aracılığıyla gelişmeleri anbean takip etmeye devam ediyor. Eğer bu depremde bir yakınını kaybettiysen senin için çok üzgünüz. Hâlâ orada olanlar için tek temennimiz bir önce sağlıklarına kavuşmaları ve yeniden güvende hissetmeleri.
Depremin fiziksel olduğu kadar psikolojik etkileri de hepimizin üzerinde sürüyor. Görüntülere maruz kalmak, tekrar su yüzüne çıkan korku ve kaygıyla baş etmek hepimiz için oldukça yıpratıcı. Korkuyor, kaygılanıyor, üzülüyor ve öfkeleniyoruz. İlk şok tepkisinden sonra bu duygular yoğun bir şekilde yükselip hayata katılmamızı zorlaştırabilir. Tüm bunlar çok doğal.
Deprem de birçok doğal afet gibi hayatta kontrol edemeyeceğimiz, ne zaman, nasıl ve nerede karşılaşacağımızı bilmediğimiz olasılıklardan biri. Elbette bu kadar gerçek bir deneyimin içindeyken kendimizi bu olasılıkları değerlendirmekten alıkoymak, bizim ve sevdiklerimizin sağlığı hakkında endişelenmemek elde değil. Hatta gerçekçi de değil. Ancak odağımız sürekli orada olduğunda kaygı ve korku hayatımızın merkezine yerleşir. Hâlihazırda bu kadar yoğun duygular deneyimlerken belki de yapabileceğimiz en kıymetli şeylerden biri bu zorlu deneyimi kolaylaştırmak için sinir sistemimizi yatıştıran yollara başvurmak ve böylece hem kendimize hem de yakınlarımıza destek olacak gücü bulmak.
Aşağıdaki ipuçları bu zorlu dönemden geçerken sana yardımcı olabilir. Eğer uzun bir süre duygusal dengeni bulamadığını, bundan dolayı stresli hissettiğini ve hayatın gerekliliklerine cevap veremediğini fark edersen bu durumu yalnız başına atlatmak zorunda olmadığını ve her zaman bir profesyonelden destek alabileceğini unutma.
Bu sürecin hiçbirimiz için kolay olmadığını ve etkilerinin bir süre devam edebileceğini kabul etmek, duygularımıza anlayışla yaklaşmamızı kolaylaştırır. Depremin yarattığı stresin etkilerini hafifletmek uğruna duygularını bastırmaya çalıştığını fark ettiğinde, kendine nazikçe iyi hissetmemenin doğal olduğunu ve zamana ihtiyacın olduğunu hatırlatabilirsin. İyi hissetmeye dair aceleci bir yaklaşım yerine duygularını kabul etmen onları düzenlemeni de kolaylaştırır. Nefesine odaklanman ise paniklediğinde rahatlamana yardımcı olabilir. Unutma, nefesin her zaman yanında. Nefes alış ve verişlerine odaklandıkça endişenin yerini dinginliğe bıraktığını fark edeceksin. Belki bir nefes egzersizi deneyebilirsin.
Zor anlarda birbirimizin desteğini hissettikçe daha da güçleniyor, dayanıklılığımızı artırıyoruz. Duygularını bastırmadan korkularını, hüznünü veya öfkeni sevdiklerinle paylaşman duygularını fark etmene ve tanımlamana, yani duygularını düzenlemene yardımcı olur. Onların da seninle beraber olduğunu, aynı sevinç ve üzüntüleri hissettiğini bilmek, süreci daha kolay geçirmeni sağlayacaktır. Senin için hislerini ifade etmenin daha kolay bulduğun bir yolu varsa ona da başvurabilirsin. Yazarak, herhangi bir sanat dalı aracılığıyla veya hareketle duygularını ifade edebilirsin.
Bilgi almak, olayları takip etmek istemek ve merak duymak çok anlaşılır. Fakat deprem sonrası görüntüler bizlere hâlâ güvende olmadığımız sinyalini verebilir. Özellikle bu görüntüler, küçük yaştaki çocukların depremin hâlâ devam ettiğini düşünmesine sebep olabilir. Bu görüntülerin biz yetişkinlerin kaygılarını tetikleyebileceğini de göz önünde bulundurarak ekran süreni azaltabilir, seni tetikleyen içeriklere bakmamayı tercih edebilirsin.
Büyük bir krizle karşı karşıyayken kendi ihtiyaçlarımıza yöneldiğimizde ya da hayatımıza devam etmemiz gerektiğinde suçluluk duyabiliyoruz. Ancak bir başkasının acısına ortak olma isteğimiz bizim için bir stres kaynağı hâline geldiği noktada, kendimizle ilgilenmek önceliğimiz olmalı. Hem acıyı derinden hissedip hem de kendi ruh sağlığımızı gözetmek istememiz mümkün. Bu durum duyarsız ya da anlayışsız olduğumuz anlamına gelmez. Aksine, o acının üzerimizde yarattığı etkiyi fark ettikçe iyi hissetmek için kendimize özen gösterme fırsatı verir. Unutma ki sen ne kadar iyi olursan, hazır hissettiğinde ve gerektiğinde çevren için de o kadar destekleyici bir kaynak olabilirsin. Dilersen sana iyi gelen pratiklerden oluşan bir ritüel belirleyip rahatlamak için kendine alan yaratabilirsin.
Bu sürecin içinden geçerken günlük aktivitelerine odaklanmakta zorlanabilir, belki kendini sürekli deprem anını ya da depremden zarar görenleri düşünürken bulabilirsin. Böyle bir anda duyularınla temasta kalmak, dikkatini bedenindeki duyumlara getirmek sakinleşmene yardımcı olabilir. Örneğin elindeki duyumları, sıcaklığı veya serinliği hissedebilirsin. Oturduğun zeminle bedeninin temas ettiği yüzeye dikkatini getirebilir, zemine doğru köklendiğini zihninde canlandırabilirsin.
Bu süreçte uykuya dalarken güçlük çekiyorsan zihnini dinginleştirmek ve derin bir uyku çekmek için uyku meditasyonu deneyebilirsin. Ayrıca bu meditasyondaki gevşeme tekniklerini gergin ya da sıkışmış hissettiğin her an bedenini rahatlatmak için uygulayabilirsin.
Böyle zamanlarda bir an için durup şu anda güvende olduğunu kendine hatırlatmak ve bunu kendin, tüm sevdiklerin, onların sevdikleri hatta tanımadığın tüm insanlar için dilemek sana iyi gelebilir. Şimdi, istersen içinden tekrar edebilirsin:
“Dilerim ki iyi olalım.
Dilerim ki sağlıklı olalım.
Dilerim ki güvende olalım.
Dilerim ki sevdiklerimizle birlikte olalım.’’
Kalbinden başkaları için iyi dileklerde bulunmak, imkânın varsa belki elinden geldiğince onlara destek olmak yaşadığın duygu yoğunluğunun hafiflemesini sağlayacaktır.
Meditopia ekibi olarak kalbimiz depremden etkilenen herkesle birlikte.