Zor Zamanlarda Ebeveynlik

Ebeveynler için zor zamanlarda çocuklara destek olmaya dair ipuçları
photo-1521819342394-5f3dd1b43ba1


Küresel düzeyde epey sıra dışı bir dönemden geçiyoruz. Dünyadaki gelişmeler her birimizi etkiliyor, içimizde belli duyguları uyandırıyor.  Yetişkinler gibi çocuklar da bu süreçten oldukça etkileniyorlar. Yetişkinlerden farklı olarak çocukların duyguları, düşünceleri, toplumda olanları anlamlandırma şekilleri kendi ebeveynlerine bağlı olarak değişiyor. 

Bir ebeveyn olarak nasıl hissediyorsun?

Bundan dolayı, bir ebeveyn olarak bu süreci olabildiğince sağlıklı yönetebilmek için öncelikle durup, kendi içine bakman gerekiyor. Kendini nasıl hissediyorsun? Kızgın? Korkmuş? Kafası karışmış? Kaygılı? Gergin? Huzurlu? Rahat? Hangi duygular beliriyorsa, onları fark et, olduğu gibi gözlemle ve hisset. Çocuklar tüm gün evde olduğu için alanın işgal ediliyormuş gibi, düzenin bozulduğu ve planların aksadığı için kızgın, hareket alanın daraldığı için sıkışmış, mevcut durumun belirsizliğinden dolayı kaygılı, tüm gün okuduğun haberlerden dolayı fazlasıyla tetiklenmiş hissediyor olabilirsin. Tüm bu hislerinin, tepkilerinin doğal ve insani olduğunu kendine hatırlat. Her yetişkin gibi senin de içinde bir çocuk var. Bu çocuk, zorlu durumlarda kendini güvensiz hissedebiliyor. Öncelikle, o içindeki çocuğu dinlemen, hayat hikayenle birlikte düşünerek nelerden tetiklenmiş olabileceğini keşfetmen, ona ebeveynlik yapman, yani onu sakinleştirmen gerekiyor. Hem içindeki çocuğu, hem de yetişkin halini neler sakinleştirir? Neye ihtiyacın var şu anda? Sevgi kabını neler doldurur? Bunlar partnerinle duygularını paylaşmak, sarılmak, arkadaşlarını aramak, sanatsal bir yolla iç dünyanı dışavurmak, mizaha başvurmak, meditasyon yapmak, dans ve hareket etmek, uykunu almak, sağlıklı beslenmek, bir şeyler üretmek ve paylaşmak, haberleri sadece güvenilir kaynaklardan ve ara ara takip etmek olabilir. Kaygı uyandırıcı bu dönemde çocuğunu sakinleştirebilmek ve bu süreçte kolaylıkla boşalan sevgi kabını doldurabilmek için öncelikle kendini sakinleştirmen ve kendi sevgi ihtiyaçlarını adreslenmen gerekir. Bunun bir yolu da kendi kaynaklarını keşfetmekten geçer. Destek sisteminde kimler ve neler var? Daha önce yaşadığın zorluklar neler ve bunların üstesinden nasıl geldin? Faydalandığın problem çözme becerilerin neler? Kendini rahat ve güvende hissettiğin bir yer hayal etsen burası neresi olurdu?

Çocuğa durumu açıklarken

​Ebeveyn olarak önce kendi içinde olup bitenlere bakmak, çocuğuna dünyada olanları açıklarken de önemli. Çocuklar kendilerine bir şey anlatılırken, anlatılanın içeriğinin ötesinde anlatılma şeklini de alırlar. Ebeveynin ses tonuna, yüz ifadelerine, beden diline odaklanırlar, duygusunu çok başarılı bir şekilde okurlar. Bu duygu, kolaylıkla kendilerine geçer ve anlatılanı duyma ve algılama şekilleri etkilenir. Bundan dolayı, öncelikle bu toplumsal durumu senin nasıl anlamlandırdığın önemli. Zihnindeki anlatı, “Her zamanki gibi başımıza kötü bir şey geldi, dünya hep böyle tehlikeli bir yer” gibi şeyler mi söylüyor, yoksa daha çok “Hayat bazen kolay bazen de zordur. Şu an zor bir dönemden geçiyoruz ancak üstesinden geleceğiz” gibi sözler mi? Bu anlatı ne tondaysa, çocuğa da aynı şekilde aktarılır. Burada bu sürecin öğrettiklerine odaklanmak, kendi içindeki anlatıyı daha olumlu kılabilir. Mesela, bu sürecin aslında yavaşlamak ve geri çekilip hayata bakmak için bir fırsat olması gibi. Çocuğuna anlatmaya geçmeden önce, durumla ilgili kendini sakinleştirmen, olanları içinde bir yere koymuş olman ve mevcut durumu olabildiğince kabullenmen önemli. Eğer kabul etmekte zorlanıyorsan, bu senin için belirsizliğe tahammül kapasitesini keşfetme fırsatı olabilir. Hayatta olanları kontrol edemeyebileceğini kabul etmek senin için neden zor? Her şeyi kontrol etmeye çalıştığın oluyor mu? Neden buna ihtiyaç duyuyor olabilirsin? 

Çocuğuna anlatmak için kendini hazır hissettiğinde şuanki duruma dair bu açıklamayı açık ve sakince, yaşına göre anlayacağından emin olduğun bir şekilde yapabilirsin. Yaşı küçükse hikayeleştirerek veya çizerek anlatabilirsin. Bu virüsün akrabalarının grip ve soğuk algınlığı olduğunu, vücuda girdiğinde öksürmemize ya da ateşimizin çıkmasına neden olduğunu, onu yeni tanıdığımızı ve doktorların aşısını bulmak üzerine çalıştığını, vücudumuzun içinde onu koruyan antikor askerlerinin olduğunu anlatabilirsin. Kendinizi korumak için ellerimizi yıkamak, kolun içine hapşırmak ve bir süre evden dışarı çıkmamak gibi önemleri aldığınızı, sağlıklı ve güvende olduğunuzu söyleyebilirsin. Çocuğunun bu dönemde en çok hissetmeye ihtiyaç duyduğu şey kendisinin ve sevdiklerinin iyiliği ve iyi olmaya devam etmek için de ortaya koyduğu çabadır.

Duygulara alan açmak

Hem anlattıktan hemen sonra, hem de tüm süreç boyunca çocuğunun düşündüklerine ve hissettiklerine alan açman bu süreci sağlıklı bir şekilde yönetmenin en önemli kısımlarından biri. Bu duydukları ve gördükleri aklına neleri getiriyor? Merak ettiği, sormak istediği bir şey var mı? Bazı sorularının cevabını o anda bilemeyebilirsin, ama araştırıp ona sonra dönebilirsin. Peki bunlar onda ne gibi hisler uyandırıyor? Bu hisler bedeninin nerelerinde? Bu hisler birer renk olsa ne renk olurlardı? Bu süreçle başa çıkabilmek için en çok ihtiyaç duyduğu kaynaklar neler? Onu neler güvende hissettirir? Tüm bunları seninle konuşabilir, çizebilir, hikayeye dönüştürebilir ya da oyun içerisinde ifade edebilir. Oyun, çocukların içlerinde olup bitenleri ifade ettikleri, dışarıda kontrolleri dışında olanları ise yeniden canlandırıp, anlamlandırıp, kontrolde hissettikleri şifalandırıcı bir alandır. Serbest oyunu çocuk tamamen kendisi yazıp yönetir, ebeveyn ise çocuğu gözlemler, oyunun serbest akışını müdahale etmeden ve yargılamadan takip eder, çocuğun anlattıklarını ona geri söyler, aynalar. Böylelikle çocuk duygularının kabul edildiğini ve kapsandığını, kendisinin duyulduğunu, görüldüğünü ve anlaşıldığını hisseder. Tüm bunlar zorlu durumlar içerisinde yatışmasını, kendisini güvende hissetmesini sağlar. 

Zorlu duygularla baş etmesini kolaylaştırmak

Zorlu duygular hissettiğinde, onlarla nasıl baş edeceğini beraber keşfedebilirsiniz. Fiziksel temas çocukları sakinleştirir ve güven duygusu veren oksitosin hormonunun salgılanmasını sağlar. Mesela korktuğunda sana sarılabilir. Doyasıya kahkaha atmak ya da içinden geldiği gibi ağlamak sinirlerini günlük olarak boşaltmasını sağlar. Hareket etmek de rahatlamak için temeldir. Kendini gergin hissettiğinde iyice terleyeceği şekilde koşturmak, güreşmek, pilates topunun üstüne oturup zıplamak, hayvan taklitleri yapmak iyi gelebilir. Kaygılı hissettiğinde beraber meditasyon yapabilirsiniz ya da her ikiniz de bir bardağın içine su koyup pipetle onu fokurdatma yarışı yapabilirsiniz. Böylece nefes egzersizi yapmış olur. Yemek yapmak, müzik dinlemek, hamur, su veya kumla oynamak, krem sürmek gibi beş duyuya hitap eden etkinlikler de duygularını düzenlemesine yardımcı olur. Yanında toplumsal gelişmelere dair gizlice konuşmamak ya da onu haberlere maruz bırakmamak gibi önlemler de kaygısının artmasını önler.

 ​Henüz küçük ve ebeveynlerine bağımlı oldukları için çocukların hayatta kendilerini etkin ve kontrolde hissettikleri alanlar oldukça kısıtlı. Kendilerini sakin ve güvende hissedebilmeleri için ise kontrolde olduklarını hissetmeye ihtiyaçları var. Bundan dolayı günlük rutinlerine olabildiğince bağlı kalmanız önemli. Ayrıca, tamamen kendisine ait olan bir alanı istediği gibi yönetebilir, bir bitkiyi sulamak gibi eve dair yaşına uygun bir sorumluluk alabilir, bu dönem bittikten sonra yapmak istediği bir hayalini planlayabilir, odasının duvarına asabilir. 

Kendini koruyabilmek

Bir süre ailecek tüm zamanınızı evde geçireceğiniz için evdeki sınırlar kayabilir, iç içe geçebilir ve tüm bunlar doğal olarak öfke uyandırabilir. Bu düzende, fiziksel ve zamansal olarak kendine ait bir alan yaratıp koruman sana yardımcı olacaktır. Oyun zamanının süresini belirlemek, süre bitince kendine ayırdığın zamana geçmek ve zor olsa da bu sınırı korumak hem öfkeni azaltacak, hem de çocuğunla birlikte geçirdiğin zamanın kalitesini arttıracaktır. 

Normal dışı seyreden bu dönemde hayatın düzeninin ve içsel tepkilerin normal olmasını beklemek gerçekçi değil. Karmaşıklığa, rahatsızlığa ve belirsizliğe tahammül etmek, planların aksamasına izin vermek, baş etmekte zorlanabileceğini kabul etmek, durabilmek, saçmalayabilmek, sıkılabilmek, esneyebilmek ve hayatı akışına bırakabilmek ise özellikle bu dönemde üzerinde çalışabileceğin beceriler.

Yazar: Uzm. Psk. Deniz Özsoy

Leave a Reply