Psikolojik ve fiziksel iyi oluşumuz, kaynaklarımızla her zaman yakından ilişki içerisindedir. Kaynaklarımızın bizlere katkısının ve öneminin farkında olduğumuz oranda onları keşfetmek, korumak ve çoğaltmak için gösterdiğimiz çaba artar. Kaynaklarımızı, bizlerin iyi oluşunu destekleyen besleyiciler olarak düşünebilirsin. Bu besleyiciler bizlerin sahip olduğu içsel kaynak, sabır, sükunet, sinemaya ya da edebiyata ilgi duymak, çeşitli hobilere sahip olmak içsel kaynaklarımıza; arkadaşlarımız, ailemiz, ait olmaktan keyif aldığımız gruplar dışsal kaynaklarımıza örnek olabilir.
Kaynaklarımız, kendimizi güvende ve iyi hissettiğimiz yaşam dönemlerinde bile bizleri koruma, besleme ve geliştirme özelliklerini sürdürürler; ancak bizler için zaman zaman zorlayıcı olan dönemlerde ve değişim süreçlerinde iyi oluşumuzu sürdürmemizdeki önemleri daha da artar.
Değişim, bazen bizlerin isteği ve ihtiyacıyla bazen ise bizlerin isteğinden bağımsız olarak, dışarıdaki koşulların gerekliliğiyle ortaya çıkan dinamik bir süreçtir. Değişim her ne kadar hepimiz için tanıdık ve kendini farklı içerikler aracılığıyla sık sık hatırlatan bir durum olsa da; beraberinde getirdiği belirsizlik duygusu ve bizleri tanıdık olduğumuz reflekslerimizden farklı davranmaya talep edişiyle zaman zaman zorlayıcıdır. Bu sebeple de, değişim için içeriden yükselen bir motivasyona sahip olduğumuz durumlarda bile tanıdık olduğumuzu korumak refleksimiz ve belirsizliğe dair kaygılarımız değişim sürecinin bizi zorlamasına sebep olabilir.
Öncelikle tam da bu yüzden, böylesi bir zorlanmayı kendimizdeki bir eksikliğe adres etmek konusunda aceleci davranmamak ve kaynaklarımızın, bu gibi anlarda zorlanmaya yardımcı olacak en temel destek mekanizması olduğunu hatırlamak yardımcı olabilir.