İş Başvuru Süreçlerini Rahatlatmak İçin Neler Yapabilirsin?

İş başvurusu süreci heyecan verici olduğu kadar kaygı da uyandırabilir. Reddedilme korkusu, gelecek kaygısı gibi pek çok faktörün devreye girmesiyle bu süreçte stres seviyemiz artabilir. Bu makalede, başvurudan mülakata dek bu sürecin her aşamasında zorlayıcı duygularla baş etmenin yollarını bulacaksın...
pexels-sora-shimazaki-5673502

Yeni bir iş aramak eğlenceli ve heyecan verici olabilir, ancak bu süreç kimileri için beraberinde iş arama kaygısını da getirebiliyor. Peki, bu kaygıyla baş etmek için neler yapabilirsin?

Bunun bir süreç olduğunu kendine hatırlat

Yeni bir iş bulmak bir günde olmaz. Başvurduğunuz ilk iş için görüşmeye çağrılmazsan, bunu dert etme. Neyin işe yarayıp neyin yaramadığını görmek için başvuru dosyalarını yeniden gözden geçir. Kendine anlayışla yaklaş. İş arama sürecinin getirdiği belirsizlik konusunda gergin hissetmen çok doğal. 

başarı alıntı meditopia

Hazırlıklarını içine sinen bir şekilde yap

İş başvurusu yaparken öncelikle doğru formatta hazırlanmış bir CV çok önemli. CV’ni hazırlayıp başvuruda bulunduktan sonra mülakata çağrılırsan, kaygı ve heyecan duygularını kucaklamayı dene çünkü bunları hissetmen çok doğal. Heyecan ve kaygı işlevsel olabildiği gibi, aşırıya kaçtığı anlarda hata yapma ihtimalini de artırabilir. İşte bu yüzden heyecanın seni etkin bir görüşme yapmaktan alıkoymamasına ve hitabet becerini etkilememesine dikkat etmek bu noktada çok önemli olacaktır. Dingin bir ruh hâliyle katıldığın görüşmelerde başarılı olma olasılığın çok daha yüksek. Görüşmeye girmeden önce söz konusu firma ve pozisyon hakkında bilgi edinmeyi, hijyen ve bakıma özen göstermeyi ihmal etme. 

Her görüşmeyi tecrübe olarak değerlendir

Girdiğiniz tüm iş görüşmelerinin birer tecrübe olduğunu unutmamak ve her birinden bir şeyler öğrenmek, ilerleyen süreçlerde gireceğin diğer görüşmelere daha hazırlıklı olman açısından oldukça önemli. Hem kendi çıkarımların hem de görüştüğün firmanın verdiği geri bildirimleri dikkate alarak eksik yanlarını görebilir, onları geliştirip onarabilirsin. Bu eksik yanları gördüğün zaman kendine güvenmekten vazgeçmemen çok önemli. Kendine güvendiğinde, bunu rahatlıkla karşındakine de hissettirebilirsin. Sosyal bir ortamda kendine güvendiğin, rahat hissettiğin zaman karşındakiyle daha kolay iletişim kurabildiğini belki daha önce fark etmişsindir. Bu durum iş görüşmelerinde de farklı değil.

Reddedilme korkusuyla barış

Tecrübeler hayatın her alanında olduğu gibi iş hayatında da çok önemli ve belirleyici. Bu nedenle girdiğimiz her iş görüşmesine bir tecrübe gözüyle bakmayı deneyebiliriz. Üstelik sonucundan bağımsız bir şekilde… Yani, iş görüşmesinden çıkan sonuç olumlu da olsa, olumsuz da olsa, buna bir tecrübe olarak bakabilmek hayatımızın ilerleyen dönemlerinde bize katkı sağlayacaktır. Söz konusu iş olduğunda da “doğru yer, doğru zaman” kuralı geçerli. Herkese uygun bir iş var elbette, sadece belki biraz daha zamana ihtiyacın vardır… Bu süreye gelene kadar çok defa reddedilebilirsin, fakat bunun gelecekte seni bekleyen çok daha iyi bir iş için bir kapı aralamayacağını nereden bilebilirsin? Başvuruların sonucunda aldığın red cevaplarından sonra yılmamak bazen zorlayıcı olsa da seni geliştirecek, belki de olumluya yöneltecek bir süreç olabilir. 

Hepimiz mesleğimiz adına bizi en çok geliştireceğine inandığımız adımları atarız. Ancak öğrencilik yıllarında durum biraz farklı olabilir. Öğrenciyken alanımıza dâhil olmadığına inandığımız işler yapmış olabiliriz. Bu iş deneyimleri CV’mize yazmaktan geri duracağımız işler olabilir. Ancak bu işlerin bize katmış olabileceği tecrübeleri göz ardı etmek yerine katkılarından bahsedebiliriz. Örnek vermek gerekirse, psikoloji öğrencisi birinin dans eğitmenliği geçmişinin olması bireyin disiplinli yönü hakkında, eğitmenlik geçmişi ise kişinin iletişim becerisi hakkında fikir verebilir. Birtakım staj deneyimleri, gönüllü çalışmalar ve hobiler hem daha kapsamlı bir CV’ye sahip olmana olanak tanıyacak hem de bireysel becerilerini geliştirecektir. İş arama sürecini farklı çalışmalarla değerlendirebilir, hatta daha önce tecrübe etmediğin deneyimler edinebilir, düşünmediğin alanlara temas edebilirsin.

Reddedilmek pek çok yanıyla bireyler için zorlayıcı olabilir. Bir bakış açısına göre kabullenilmek ve bir topluluğun parçası olmak hayatta kalmak anlamına geliyor. İlkel çağlara baktığımız zaman,  dışlanan bireylerin tek başına kaldığını ve dolayısıyla da korunmasız kaldığını görüyoruz. Bu da hayatta kalma şansının azalması anlamına geliyor. Diğer bir perspektif ise kabullenilme ihtiyacını çocukluğumuzda öğrendiğimizden bahsediyor. Bu nedenle kabul edilmek bizim için çok şey ifade edebiliyor. Aynı şekilde reddedilmek de…

İş başvurusu

Yeni bir işe başvurmak tıpkı taşınmak gibi fikren ve bedenen hazır olmamızı gerektirebilecek zorlu bir süreç. CV hazırlamakla başlayıp mülakatlarla devam eden bu süreç, beraberinde çok fazla stres getirebilir. Bebeklikten itibaren hissettiğimiz kabul görme ihtiyacı bu süreçte bir stres kaynağı olarak karşımıza çıkabilir. Hatta reddedilme düşüncesi kimi zaman o kadar zorlayıcı olabilir ki başvuru yapmamıza bile engel olabilir. Olumsuz sonuçlanmasından korktuğumuz için gerçekleştiremediğimiz pek çok şey gibi… Seramik yapmayı, dans etmeyi, piyano çalmayı başaramayacağına inandığı için hiç başlamamış ne çok insan var, düşünsene… Bu insanlar aslında kendine başaramama şansını bile tanımamış oluyor, öyle değil mi? 

Kim bilir belki de Van Gogh veya Freddie Mercury öncelikle deneme cesaretini gösterebildikleri için başarılı oldular. Yaptığı her şeyi başarabilecek bir insan yok dünya üzerinde. Herkesin yetenekleri ve becerileri kendine özgüdür, biriciktir ve en önemlisi kısıtlıdır. Bu becerileri görmek için de bazen başaramamak gerekiyor aslında. Böylece başka bir şeyi deneme imkânı elde etmiş oluruz. Bir iş başvurusunda da belki o pozisyon için yetersiz olduğumuz için, bazen de başka bir pozisyonda daha başarılı olacağımız için reddedilebiliriz. Bu gibi durumlarda kafamızın içinde son derece yargılayıcı ve susturması zor sesler duyabiliriz. Bize başarısız ve yetersiz olduğumuzu söyler bu sesler. Hepimiz bu süreçle baş etmek için farklı stratejiler geliştiririz. 

Bazen yeni bir işe başvurma cesaretini bir süre toplayamayabilir, bazen de başka bir alanda kendimize yer bulmaya çalışabiliriz. Öfkeli, reddedilmiş veya üzgün hissedebiliriz. Bunların hepsi olağan ve beklendik tepkiler. Ancak burada önemli olan reddedilme sebebimiz değil, buna yüklediğimiz anlamdır. Yani, bu reddedilme illa “başarısız” olduğumuz anlamına gelmek zorunda değil aslında… Başarı tek bir otoritenin, tek bir değerlendirmeyle ve hatta tek bir konu üzerindeki kararıyla ölçülebilir mi? Veya başarı genel olarak ölçülebilir mi? Bir insan çok iyi matematik işlemi yapabildiği için başarılı, yeteri kadar akıcı konuşamadığı için başarısız sayılabilir mi mesela?

Bir iş başvurusunun değerlendirmesinde birçok parametre vardır. Belli bir pozisyon için her firmanın beklenti ve yeterlilik anlayışı değişkenlik gösterir. Yani A firmasından red almış olmak, B firması için de yetersiz olacağın anlamına gelmez. Bu inancı değiştirmek en önemli adım çünkü belki de bu inanç, kabul edileceğin bir işe başvurmamana neden oluyor… 

Leave a Reply