Senin de bazen kendi ihtiyaçlarını öteleyip diğerlerine yetişmeye çalışırken yorgun düştüğün oluyor mu? Bazen aileni mutlu etmek, partnerini rahat ettirmek, iş ilişkilerinde bir konfor yaratmak isterken kendini aşırı yüklenmiş hissediyor musun? Hatta bazen onlarca insanın mesajları, talepleri, ihtiyaçları peşinde koşarken kendini unuttuğunu fark ediyor musun? Her işe koştururken bir anda çok yorgun, bitkin veya dağılmış hissettiğin durumlar yaşıyor musun?
Bu çok kişinin şikayet ettiği bir durum. Sevdiklerine, arkadaşlarına, e-postalara, telefonlara yetmeye ve yetişmeye çalışırken kendine vakit ayıramayan, dinlenemeyen ve sonunda tükendiğin hisseden pek çok insan var. Bazen sen de her şeye yetişmeye çalışırken en basit ihtiyaçlarını karşılayamadığını fark edebilirsin. Kendini dinlemek, rahatlamak, iyi uyumak, düzenli beslenmek, sağlığına özen göstermek gibi ihtiyaçlarını atladığın dahi olabilir.
Bazılarımız kendi ihtiyaçlarımızı önceliklendirmekte zorluk çekiyoruz. Bu dönemsel veya genel bir eğilim olabilir. Dönemsel olarak yoğunluktan sıkışıp kendimize iyi bakamayabiliriz. Ancak bu genel bir eğilim ise durum köklü bir bakış açısı veya inanca yaslanabilir. Hep diğerlerini gözeterek yaşamak, kendini gözetilmeye değer hissetmemenin yansıması olabilir. Yani temelde bir değersizlik hissi ile kendimizi ikinci plana atabiliriz.
Sevilmek, tercih edilmek ya da terk edilmemek için sürekli çaba harcamanın gerektiğine koşullanmış da olabiliriz. Belki diğerlerinin, sevdiklerimizin ve hatta herkesin ihtiyaçlarını önceliklendirerek kendimizi sevilebilir hissediyoruzdur. Bu davranışımız o kadar içselleşmiştir ki bunun farkında olmayız. Dolayısıyla bu tavrı fark etmek üzere önce kendimize bakmaya ihtiyacımız var. Fark ettikten sonra ise bu eğilimi her gördüğümüzde küçük adımlarla yeni seçimler yapabiliriz. Aşırı yoğun günlerimizden, diğerlerinin konforunu gözetmekten, insanların sorunları için sürekli koşturmaktan yorgun düştüğümüzü görüyorsak durabiliriz. Durup kendimizi iyileştirecek, öz sevgimizi pekiştirecek seçimler yapabiliriz.
Kendini önceliklendirme ile ilgili meditasyonumuzu deneyimle:
Kendi ihtiyaçlarımızı karşılamadan, dinlenip iyi hissetmeden, kendi stoklarımızı doldurmadan hem kendimize hem de diğerlerine ve çevremize nasıl fayda sağlayabiliriz ki?
Önce fark et, hayatının hangi alanlarında tükendiğini hissediyorsun? Daha sonra meditasyonla, bilinçli farkındalıkla, öz şefkat uygulamalarıyla kendine bir adım daha yakınlaşmak için adım at. Kendini önceliklendir. Kendini hayatının biraz daha merkezine koy. Sen iyi olmazsan diğerleri veya dünya için yaptığın hiçbir şey sürekli olamaz, neşe dolu kalamaz, sevgiden akamaz. Kendini yıpratarak daha sevilebilir veya değerli olmazsın, daha yorgun ve tükenmiş hissedersin.
Kendini önceliklendir. Bunun için kendine sık sık bunu sor: “Neye ihtiyacım var?”
Cevabını dinle.
Her hafta kendin için, daha güzel yaşamak için, dinlenebilmek için, neşe duymak için bir şey daha yap. Önce sen varsın, bunu hatırla. Unutma ki kendini gözettikçe hayatın güzelleşir ve hayata kattıkların da nazikçe, yorulmadan ve keyifle akar.