Hayatta bazen bir şeyler yapmak içimizden gelmeyebilir, işlerimiz varken sadece oturup kalmak isteyebiliriz. Peki, harekete geçmek için motivasyonumuz yokken bir şeyler üretmek için ilk adımı nasıl atabiliriz? Bunu eminim birçoğumuz defalarca düşünmüş ve cevaplarını ararken tıkandığımızı fark etmişizdir. Bu süreçte bizi tıkandığımız yerden kaldıracak güç acaba neler olabilir? Bu kaynakları nereden bulup onlara nasıl ulaşabiliriz?
Hepimiz hayatımızın bir noktasında keşke bir mucize olsa da bütün bu süreç hallolsa diye defalarca içimizden geçirmişizdir. Sorumlulukların yük gibi göründüğü ve hiçbir şeyin ilerlemediği noktalarda işlerin bir anda bitmesini arzulamışızdır. İşte tam bu noktada bizi ayağa kaldıracak, o külfet gözüken işler için adım attıracak kaynakları bulabilir ve bizi yenilemesini sağlayabiliriz.
Bu işin tek bir yolu veya sırrı yok ama bakış açımızı ve kendiliğimizi tazeleyecek yöntemler mevcut. Bunlardan belki de en önemlisi, hayatın sonuçlardan değil süreçlerden ve anlardan oluşan bir bütün olduğunu hatırlamaktır. Bu da demek oluyor ki aslında her deneyim bizim sürecimizin ve varoluşumuzun bir parçası ve ürettiğimiz her iş bizim yaşamımıza dokunan birer an. Bu anlara dilediğimiz anlamları katmak ise bizim otantik varoluşumuzdan doğar. Yani anlarımıza kattığımız her anlamda kendi varoluşumuzu yeniden yaratır, onu yeniden tanımlarız.
Varoluşumuzu sürekli yeniden tanımlama yolculuğunda biliyoruz ki hepimizin belli ölçülerde stres ve kaygı deneyimlemeye ihtiyacı var, yoksa harekete geçemiyoruz. İşte bizi tıkandığımız yerlerden kaldırıp işin başına götürecek anlamlar da bu stresin içinde gizli olabilir çünkü stres yaşadığımız olgular bizim için değerli bir şeyler mutlaka barındırır. Bazen çok gizli olur bazen ise çok bariz ama mutlaka oralarda bir yerlerde bizim için kıymetli bir şeyler mevcuttur. Bunları keşfetmeye adım atmak belki de sürecin başlamasına ve sonra da gelişerek büyümesine etki edebilir. İş ne kadar büyük olursa olsun, ilk başlangıcı yapmak yolculuğun çok önemli bir kısmını kapsar.
Çıkacağın yolculuk için heyecanlandıran ve sürece niyet ettiren şeyleri keşfetmeye hazır mısınız?
Unutma, hayat inişleri ve çıkışlarıyla bir bütün. Önemli olan tek bir hedefe varmak değil, bu iniş çıkışlarla beraber anın içinde varolmak. O yüzden bir işe başlarken illa en güzel nasıl yapılacağını bilmek zorunda değilsin. Bazen o işe başlarken aklında genel bir imge olabilir, kendini o işi yaparken ve bir yerlere ulaşırken hayal edebilirsin fakat özellikle başarıya dair kaygıların artarsa işe başlamak zorlaşabilir. Bu noktada belki de işe başlarken “Haydi, bir güzel elime yüzüme bulaştırayım, bakalım neler olacak.” diyerek ilk adımı atmayı sağlayabilirsin. Bu tip bir süreçte bazen paradoksal bir ilişki yaşanabilir. İşe zihinsel hazırlıklar yapıldıktan ve başarı senaryoları zihinde yaşandıktan sonra kişinin bütünlüğü bu doğrultuyu içten içe bilir. “İşi başaramayayım.” diye yola çıktığında ise stres ve kaygı seviyeleri azalacağı için genellikle olumlu sonuçlar ortaya çıkar. Hayal edilen sonuçlar ilk denemede ortaya çıkmasa bile kişinin stresi azaldığı için bu durumlarla başa çıkabilme mekanizması güçlenir ve devam etmek için motivasyonu artar.
“Haydi, aklımdaki saçma fikirleri bir boşaltayım.” diye ilk adımı atmak bile aslında beyindeki nöron ateşlenmesini sağlayacağı için yaratıcı fikirler buralardan türemeye başlayabilir. Buradaki ilk adımı atmak ve o yolculuğa niyetlenmek aslında sürecin ilerlemesinin en önemli basamaklarındandır. Zihin niyetlendiği yerden harekete geçtikçe kişinin bütün varoluşu ona eşlik etmek için ayaklanır. Bu hareketlenme başladığında ise kendine şunu sorabilirsin:
“Bu başladığım iş benim varoluşumdan hangi parçaları taşıyor. Peki, ben hangi parçaları taşısın isterim?”
İşte bununla birlikte yaptığın şeylere kendinden parçalar katarak otantik anlamlar yaratma yolculuğuna koyulabilirsin. En sıkıcı gözüken işe bile kendi varoluşunun yansımalarını aktarabilirsin ve deneyimlediğin her an senin yaşamının bir parçası olur. Buna istediğin içsel anlamları ve çabayı katmak da senin benliğine kalır.
Şunu hatırlaman gerekir ki herhangi bir işe başlarken, yaparken ve bitirdikten sonraki süreçlerin her biri senin varoluşunu kapsar. Yaptığın her şey, attığın ve atmadığın her adım senin varoluşuna aittir. Bunun içinde hiçbir şey yapmadan dinlenmeye ihtiyaç duyabileceğin gibi, bir şeyler üretmek için cesaret etmeye ve adım atmaya da ihtiyaç duyabilirsin. İşte, ikincisini yapmakta zorlandığın noktalarda kendi varlığından dünyaya katabileceğin parçaları düşünmek, senin içsel yolculuğunun dış dünyayla buluşmasını sağlayabilir. Bu yansımaların nasıl olacağı ise tamamen sana kalmış.